Neşeli Sözlük Nedir?

Neşeli Sözlük; Ebeveyn ve Çocuklar İçin Güvenli Bilgi Kaynağı'dır.

Soru Görüş ve Önerileriniz için

GERÇEK (TEMEL) ANLAM Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam adı verilir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

 Örnek » Tilki, bir şeyin kokusunu aldı. (koku: Nesnelerden yayılan zerrelerin burunda uyandırdığı duygu)

YAN ANLAM Bir sözcüğün temel anlamından kopmadan kazandığı yeni anlamlara yan anlam denir. Yan anlam; genellikle bir sözcüğün gerçek anlamda karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı, başka bir varlığa ad olarak verilmesidir.

 Örnek: Ayakkabının burnu, uçağın kanadı, dağın eteği, makinenin kolu, köprünün ayağı, yokuşun başı, çekmecenin gözü, çocuğun ateşi, bıçağın ağzı, öğrenciyi yetiştirmek, testerenin dişi…

Örnek : Bu kokuyu, annem de kullanır. (koku: Güzel kokmak için kullanılan esans)

TERİM ANLAM: Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da meslek alanına özgü kavramları karşılığında kazandığı anlama terim anlam adı verilir. Bazı bilim, sanat ve meslek dalları ile ilgili terimler:

Örnek :Matematik: Doğal sayılar, kare, köklü ifade

            Tiyatro: Sahne, perde, kostüm…

EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) KELİMELER Yazılışları ve okunuşları farklı olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasındadır.

Örnek: siyah – kara » cevap – yanıt » kalp – yürek – gönül

YAKIN ANLAMLI KELİMELER Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir.

 Örnek : basmak – çiğnemek – ezmek » tutmak – yakalamak

 Yakın anlamlılıkta çoğu zaman sözcüğün cümledeki kullanımı belirleyici olmaktadır.

Örnek: “Yasaları çiğnemek” sözcük grubunda mecaz anlamda kullanılan çiğnemek sözcüğüyle basmak veya ezmek sözcüğü arasında yakın anlamlılıktan söz edilemez.

ZIT (KARŞIT) ANLAMLI KELİMELER Anlamca birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir.Anlamca birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir. Bir sözcüğün olumsuzu, o sözcüğün zıt anlamlısı değildir. Sözcüklerin karşıt anlamlı olabilmesi için her ikisinin de gerçek ya da mecaz anlamlı olması gerekir.

Örnek: uzak – yakın , bulanık – berrak , kirli – temiz ,ileri – geri , güzel – çirkin , iç – dış » soğuk – sıcak » sık – seyrek

EŞ SESLİ (SESTEŞ) KELİMELER Yazılış ve okunuşları aynı olan; ama anlamları birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz.

Örnek : Karabatak suya daldı. (Gerçek anlam)  Uzmanlığını hangi dalda tamamladı? (Yan anlam) -” dal” sözcüğü sesteş değildir.

Örnek :Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Gerçek) » Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam.)

GENEL VE ÖZEL ANLAMLI KELİMELER Söylenişte tekil olmasına rağmen anlamca geniş kapsamlı olan sözcüklere genel anlamlı sözcükler denir. * Anlamca daha dar kapsamlı olan sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir.

Örnek: varlık – canlı – bitki – çiçek – papatya.

GENEL . . . . . . ↔ . . . . . ÖZEL Yukarıdaki örnekte sözcükler genelden özele doğru sıralanmıştır.

Buradaki sözcüklerin en genel anlamlısı “varlık’tır, en özel anlamlısı ise “papatya”dır. Yine bu örnekte çiçek” sözcüğü, bitki” sözcüğüne göre daha özel anlamlıdır; çiçek” sözcüğü, (papatya )sözcüğüne göre daha genel anlamlıdır.

SOMUT VE SOYUT ANLAMLI KELİMELER Beş duyu organımızdan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan sözcüklere “somut anlamlı sözcükler” denir.

Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılayamadığımız kavramları ifade eden sözcüklere “soyut anlamlı sözcükler” denir.

 Örnek:

 Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı (tat), çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi, koku, uzun, deniz…

 Örnek: Kin, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, özlem, aşk, sevgi, acı (üzüntü), mutluluk, vicdan, umut, sevinç, keder…

NİCEL VE NİTEL ANLAMLI SÖZCÜKLER Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp çoğalabilen özelliklerini gösteren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir.

Örnek :

 Bu binadaki dairelerin oldukça geniş odaları var.

 Ağacın uzun dallarını testereyle kestim.

 Okul, yüksek binaların arasında kalmış.

 Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu.

 İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum.

Varlıkların nasıl olduğunu, niteliğini gösteren; sayılamayan, ölçülemeyen bir değeri, özelliği ifade eden sözcüklere “nitel anlamlı sözcükler” denir.

  Örnekler:

  Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendir.

  Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor.

ÇOK ANLAMLILIK: Dilimizde bir sözcük birbirinden farklı cümlelerde değişik anlamlarda kullanılabilir. Buna sözcüğün çok anlamlılığı denir.

Dil:

Çorbayı sıcak içince dilim yandı. (Organ adı olarak kullanılmış)

Dil insanı rezil de eder, vezir de… (Konuşmalar, sözler anlamında kullanılmış)

Dünyanın en güzel dili Türkçedir. (lisan anlamında kullanılmıştır.)

Necip Fazıl’ın dili gayet sadedir. (Şiirlerinde kullandığı anlatım tarzı)

Terazinin dili kırılmış. (Bazı aletlerde uzun, yassı ve oynak kısım anlamında kullanılmış.)

Sanatın evrensel bir dili vardır. (İletişimi sağlayan unsuz anlamında kullanılmış.)

Almak:

Kitaplıktan bir kitap aldım.”

İş dönüşünde kızına bir hediye almış. (satın almak)

Irmak kenarındaki birçok köyü sel almış. (götürmek, sürüklemek)

Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur. (yakalanmak, tutulmak)

Bu iş yerine yeni memurlar alacaklarmış. (işe, hizmete başlatmak)

İlim Çin’de de olsa gidip alınız. (edinmek, sahip olmak)

Bu kutu bu kadar kitabı almaz.(sığmak)

Işık gözümü aldı. cümlesinde (kamaşmak)

Beni içeriye aldılar.(girmeye izin vermek)

ANLAM GENİŞLEMESİ: Bir sözcüğün ifade ettiği anlamın dışına çıkarak kapsamının genişlemesine anlam genişlemesi denir.

Örnek:

“Yıldız” sözcüğü eskiden sadece gök cismi olarak kullanılırdı. Şimdi ise “pop yıldızı, futbol yıldızı” anlamında da kullanıyoruz.

YANSIMA SÖZCÜKLER: Doğadaki cansız varlıkların, hayvanların, makinelerin çıkardığı seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir.

İnsanlara Özgü Yansımalar: Örnek » Hapşu, hapşırık, hapşırmak » Horr, horultu, horlamak

Hayvanlara Ait Yansıma Sözcükler: Örnek » Miyav, miyavlamak » Hav, havlamak » Mee, melemek

Cansız Varlıklara Ait Yansıma Sözcükler: Örnek » Şırıl, şırıltı, şırıldamak » Hışır, hışırtı, hışırdamak » Gıcır, gıcırtı, gıcırdamak » Çatır, çatırtı, çatırdamak

Makine ve Araçlara Ait Yansıma Sözcükler: Örnek » Pat, patlamak » Vın, vınlamak » Zırr, zırıltı

Yansıma sözcükler ad, sıfat, zarf ve fiil gibi çeşitli türlerde kullanılabilir. Ayrıca cümlenin herhangi bir öğesinde de yer alabilir.

Yansıma ad: Birden onu bir hıçkırık tuttu. Yansıma sıfat: Kıtır krakerleri yemeye bayılırım.

Yansıma eylem: Kapının menteşeleri gıcırdıyor. Yansıma zarf: Dere şırıl şırıl akıyor.

Yansıma sözcükler ikileme görevinde de kullanılabilir. Örnek: tıkır tıkır, çıt çıt, şırıl şırıl, fokur fokur…

İKİLEMELER Anlamı güçlendirmek amacıyla aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan sözcük grubuna ikileme denir. İkilemeler şu şekillerde oluşturulur.

Aynı sözcükler : güzel güzel, tatlı mı tatlı Eş Anlamlı: akıllı uslu, ses seda, güçlü kuvvetli, kılık kıyafet

Yakın anlamlı : yalan yanlış, doğru dürüst Karşıt anlamlı : gece gündüz, er geç.

Anlamlı – anlamsız : ufak tefek, eğri büğrü

Anlamsız sözcükler : ıvır zıvır, fosur fosur

Yansıma sözcükler : şırıl şırıl, fokur fokur

Durum eki almış sözcükler: el ele, günden güne

İsim Tamlaması Şeklinde: suyunun suyu, güzeller güzeli…

M Harfi Eklenerek Oluşturulan: Ev mev, şaka maka, para mara, kitap mitap, ders mers, iş miş…

İkilemelerle tekrarlar birbirinden farklıdır. Tekrarlarda araya virgül girer; fakat ikilemelerin arasına hiçbir noktalama işareti girmez.

 Örnek :

Akşam, akşam, yine akşam… (Tekrar)

 Akşam akşam nereden çıktı bu maç. (İkileme)

ABARTMA (MÜBALAĞA) Bir şeyin niteliklerini veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya küçülterek anlatmaya abartma denir.

Örnek :

Çantayı taşımaktan kolum koptu.

Bir ah çeksem dağı taşı eritir.

 Gözüm yaşı değirmeni yürütür

BENZETME (TEŞBİH) Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir.

Tam bir benzetmede dört temel unsur vardır: Benzeyen: Zayıf unsur.  Benzetilen: Kuvvetli unsur.

Benzetme yönü: İki unsur arasında benzetilen özellik

Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.

Örnekler: Serkan keçi gibi inatçı bir çocuktur.

Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.

Binalar kale gibi olduğundan içeri girilemiyordu.

KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS) İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine kişileştirme denir. Bu sanatta hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara insana özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle getirilir.

Örnek:

Güzel gitti diye pınar ağladı.

Bir sarmaşık uyanıyordu uykusundan.

Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında.

O çay ağır akar,yorgun mu bilmem, Mehtabı hasta mı,solgun mu bilmem.

KONUŞTURMA (İNTAK) İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzından söz söyleme sanatına intak(konuşturma) denir. İntak (konuşturma), genellikle teşhis (kişileştirme) sanatı ile birlikte kullanılır.

 Örnek:  Deniz ve mehtap sordular seni: Neredesin?

 Akşam rüzgârları der ki Ali’ye: “Gözler ileriye, gönül geriye…”

AD AKTARMASI (MECAZIMÜRSEL)

Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.

Örnek :Seni şirketten aradılar.

 Yukarıdaki cümlede “şirket” sözcüğünde ad aktarması vardır. Burada şirkette görevli birinin, örneğin sekreterin araması söz konusudur. Ama cümlede “şirketten” sözü ile genel söylenip, özel anlam anlatılmak istenmiştir.

Ad aktarması şu ilişkiler çerçevesinde kurulabilir: İç-Dış İlişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi söylenerek dışı kastedilir.

Örnek :

 Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)

Çayı ocağa koyuver. (Çaydanlığı)

Bütün-Parça İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası, parçası söylenerek bütünü kastedilir.

Örnek : Sokağın  girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)

DOLAYLAMA Söze etkileyicilik katmak için, tek sözcükle ifade edilebilen bir kavramı birden çok sözcükle ifade etmeye dolaylama denir.

 Örnek :

Tür adları için kullanılanlar: File bekçisi (kaleci),  ince hastalık (verem),  meşin yuvarlak (top),  bacasız sanayi (turizm),  delikli demir (tüfek), evin direği  (baba),  beyaz perde(sinema), beyaz cam (televizyon), ekmek kapısı (iş), baba ocağı (yurt, ev)

Yer adları için kullanılanlar: Altın boynuz (Haliç), Kara kıta (Afrika), Yavru vatan (Kıbrıs), Güller diyarı (Isparta), Kızıl gezegen (Mars), Yedi tepeli şehir (İstanbul), Medeniyetler beşiği (Mezopotamya), Ege’nin incisi (İzmir)…

Kişi adları için kullanılanlar: Ulu önder (Atatürk), Sanat güneşi (Zeki Müren)

DUYU AKTARIMI Herhangi bir duyu organına ait bir niteliğin başka bir duyu organıyla ilgili kullanılmasıdır.

Örnek: Acı bir çığlık duyuldu. (tatma-işitme)  

Sert bakışları vardı. (dokunma-görme)

Yumuşak sesiyle bizi büyüledi. (dokunma-işitme)

Kuru gürültüye yer yok. (dokunma-işitme)

 Duyu aktarımı en az iki duyunun kullanılmasıyla oluşur.Yani bir duyu diğer duyuyu ilgilendirmelidir.

 Örnek: Tatlı söz (tatlı: tatma; söz: duyma) Keskin bakış (keskin: dokunma; bakış: görme) Yumuşak ses (yumuşak: dokunma; ses:duyma)

Paylaş: