Neşeli Sözlük Nedir?

Neşeli Sözlük; Ebeveyn ve Çocuklar İçin Güvenli Bilgi Kaynağı'dır.

Soru Görüş ve Önerileriniz için

TBMM’nin açıldığı tarihlerde Anadolu iç ayaklanmaların etkisiyle olağanüstü bir tehlike içinde idi. Asayişsizlik, eşkıya, sefalet Anadolu’yu sarsıyordu. Yunan ordusunun ilerleyişi de moral çöküntü yaratmıştı.

Asker kaçaklarının yarattığı tehlike büyük boyutlara ulaşmıştı. Silah altına çağırılanlar, Osmanlı Devleti’nin Şeyh’ül İslamı Dürri Zade Essayid Ali Efendi’nin 11 Nisan 1920 günü Takvim-i Vekayi’de yayımlanan Fetvası ile M. Kemal ve Kuva-yi Milliye’nin katledilmesinin bildirilmesi, halkın isyana davet edilmesi, Padişah’ın askerliği kaldırdığını bildiren ve BMM’ni gayrimeşru ilan eden Ferman’ın etkisi altında kalarak ya askere gelmiyor veya şubelerden ve kıtalarından kaçıyorlardı. Kaçarken kendisine verilmiş olan silah ve cephanesini de götürüyordu. Bunlar iç ayaklanmaların da insan gücünü oluşturuyorlardı.

Bu sebeple düşmanla savaşacak ordu kurulamıyordu.M. Kemal Paşa daha Kasım 1919’da ulusal güçlerin örgütlenmesini bildirmişti. Fakat Meclisin açıldığı tarihte ulusal otorite bir türlü sağlanamıyordu. Padişah ve Hükûmetin yarattıkları anarşi olağanüstü boyutlara ulaşmıştı.

TBMM’nin otoritesini egemen kılmak, huzur ve güvenliği sağlamak, kaçak olaylarının önüne geçip, düzenli orduyu kurmak için merkezî otoriteyi gerçekleştirecek bir yönteme ihtiyaç vardı. Özellikle Fransız İhtilali’nde, ihtilal rejiminin, olağanüstü yöntemlerle ve yetkilerle donatılmış kuruluşlarca başarılı olduğu görülmüştü. 25 Nisan 1920’de Mehmet Şükrü Bey BMM’nin otoritesine bütün “Osmanlı tebaasının” uyması için, Millî Meclis’in kararları aleyhinde bulunanlar veya uymayanlar ancak vatan haini olabilirler ve bu gibilerin de vatana ihanetle suçlu olmaları gerekçesiyle bir önerge verdi. Osmanlı Kanunlarıyla işlerin yürütülmesini isteyenlerin karşı koymalarına rağmen Meclis 29 Nisan 1920’de “Hıyanet-i Vataniyye Kanunu”nu kabul etti:

Madde 1– Makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanatı ve memalik-i mahrusâ-i şahaneyi yed-i ecanipten tahlis ve taarruzatı def-i maksadına ma’tuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutaızammın kavlen veya fiilen veya tahiren muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan, hain-i vatan addolunur.

Madde 2– Bir fiil hıyanet-i vataniyye’de bulunanlar şaiben idam olunur.” Bunun anlamı şuydu: Yüce hilafet ve saltanat makamını ve Padişahın topraklarını düşman elinden kurtarmak için kurulmuş bulunan B.M.M.’nin meşruiyetine fiilen veya yazı veya sözle karşı koyanlar vatan hainidirler. Bunların cezası idamdır. Bu kanun, Meclisin otoritesinin sağlanması ve birliğin kurulmasında çok önemli bir adımdı. Hilafet ve saltanat makamının kurtuluşu sözleri ise kanuna, ulusun Padişah’a olan dinsel ve geleneksel bağlarının etkisi ve Meclisteki saltanatçıların isteği ile konmuştu. Ancak kanunun uygulaması için olağan mahkemeler görevlendirildi. Bu sebeple dört aylık uygulama sonucunda istenilen başarı elde edilemedi. Diğer yandan Kuva-yı Millîye’nin kendi uygulamaları sürüyordu. Bazı idamlar halkı Meclise karşı tepkiye itiyordu. Af dileyerek, Millî Mücadele’ye katılmak isteyenlere fırsat verilmiyordu. Diğer yandan asker kaçaklarına hapis cezası verilmesi sebebiyle, birçok kişi cephede çarpışmaktansa, hapis yatmayı göze alarak firarı yeğliyordu. Asker kaçağına yardım edenlere ise bu kanunda bir ceza getirilmemişti.

TBMM’nin çıkardığı 2 numaralı kanun olan Hıyanet-i Vataniyye Kanunu 12 Nisan 1991’de yürürlükten kaldırılmıştır.Kaynak:Kültür Bakanlığı

Paylaş: