Neşeli Sözlük Nedir?

Neşeli Sözlük; Ebeveyn ve Çocuklar İçin Güvenli Bilgi Kaynağı'dır.

Soru Görüş ve Önerileriniz için
Bize Göre Ahmet Haşim - YAZILAR / Kitap Özetleri ve Eleştirileri | Edebiyat  ve Sanat Akademisi

YAZAR:Ahmet Haşim (1885-1933)

ESER HAKKINDA:Ahmet Haşim Fecr-i Ati topluluğunda yer alan,Kendine has sembollerle ve izlenimcilik akımının etkisiyle aruz vezniyle şiirler yazmıştır.Ahmet Haşim bu eserinde . Çeşitli tarihlerde İkdam’da yayınlanan yazıları,bir araya toplayıp 1928 Bize Göre adı altında kitaplaştırılmıştır.Eserde işlenen konular Ahmet Haşim’in gezileri sırasında gözlemlediği olayları içermektedir.

ÖZET

Garden Bar’da Konuşan İki Adam

Şu ışıklar içinde görünüp kaybolan kadınlara bak!Ne derilerinin beyazlığı insan beyazlığı,ne gözlerindeki siyahlık ,insan gözü siyahlığı,ne dudaklarındaki kızıllık,insan dudağı kızıllığında.Tabiatın eserleri hiç de bu sahne yaratıkları kadar güzel değil.Kırmızı,sarı ,yeşil,siyah boyalar,renksiz etleri,çipil gözleri,soluk dudakları değişikliği uğratarak,harap uzviyetlerinden birer gençlik ve güzellik mucizesi vücuda getirmiş.Kim diyor ki kadın şimdi,eskisi gibi yüzünü sıkı örtüler altında saklamıyor?Ya boya örtüleri?bunların altında hakiki çehreyi görmek kabil mi?Boyalar olmasa bilmem kadın ne yapardı?

Kadın ne yapardı bilmem…Boyalar olmasa bilmem ki göz nasıl boyanırdı.

Leylek

Senelerden beri leylek görmüyordum.Bu uçan yaz seyyahlarının İstanbul’a daha az rağbet ettiği herkesin dikkatini çekmişti.Sonradan öğrendik ki Mısırlılar ,bilmem ne sebepten arsenikli yemlerle bu güzel hayvanları öldürüyorlarmış.

Geçen gün sokakta,gölgeleri mor ve keskin yapan Afrika güneşi aydınlığında yürürken,birden damlar tarafından gelen leylek gagası takırtısıyla durdum.Senelerden beri hasret kaldığım dost sese kulağım,adeta mesut ağızların geniş tebessümüyle gerilmişti.

Leylek yaz mevsimi kuşu değil,kendisi bizzat yazdır.Kırmızı gagasının takırtısı,ses halinde gelmiş bir sıcak temmuzdur.Bir baca üstünde ufka çizilen bir leylek şekli,muhayyileye neler hatırtlatmaz:Maviliği için bayıltan sonsuz,derin gökyüzü…..

Yeşil bir vadide gizlenmiş minareli ,küçük beyaz bir şehir….Yarasaların uçuştuğu ,kavak ağaçlarının sallandığı yeşil bir akşam….Sıcak bir Asya gecesi:Damların yan duvarlarına dayanarak,gizli gizli konuşan ve doğacak bakır ayı bekleyen siyah zülüflü,kırmızı dudaklı,altın ve mercan gerdanlıklı kadınlar.Alçak bir gece semasına serpilmiş büyük yıldızlar….Bütün bu yıldızların içinde bir leyleğin düşünen gagası..

Muhakkak ,leylek,ressam ve şair birtakım karışık ve mevzun hayallere davet etmek üzere yaratılmış bir kuştur.İşte onun içindir ki maddeye tapan Mısır Köylüsü,kendisine yaramayacak kadar güzel olan bu hayvanı öldürme cesaretini kendinde buluyor.

Sinema

Boş vaktim oldukça sinemaya giderim.Yumuşak bir karanlığa gömülmüş makinenin hışırtısını dinleyerek ,vücudumun değil ruhumun bir çetin yol üzerinde mola verdiğini hissederim.Karanlık,ölümün bir parçasıdır.Onun için dinlendiricidir.Büyük dinlenme,bir karanlık denize dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktan başka nedir.

Sinemanın diğer fazileti de olgun yaşın.kafatası içinde, bir deste deve dikeni gibi sert duran acıtıcı mantığı yerine,çocuk safdilliğini ve kolayca aldanış kabiliyetini koymasıdır.Rüya alemi üzerinde açılmış sihirli bir pencereyi andıran beyaz perdede koşuşan ,döğüşen,düşen ,kalkan şu ahmak şahısların tuhaflıklarından veyahut kovboy suvariliklerinden veya harikulade hırsızlık vakalarından başka türlü tat almak kabil olurmuydu?İnsan saflığı ile beslenen sinema edebiyatı,henüz kıymetsiz yazarın işidir.Resmi ,peyaz perde üzerinde kımıldayan şu rimel ile kirpiğin her teli ok gibi dikilmiş güzel kadının gözünden,damla damla akan sahte göz yaşları,zevkini ve aklı selimini şapka ve bastonuyla birlikte vestiyere bırakmayan adamı, teesürden değil ancak can sıkıntısından ağlatabilir.

Sinema,böyle yormayan masum göz eğlencesi kaldıkça,yorgun başın munis bir sığmağıdır.Her zevkini kaybetmiş ruhu,çocukluk tazeliğine kavuşturan bu karanlıkta,basit musiki,tatlı bir ninni vazifesi görür.Ben,en güzel ve en dinlendirici uykularımı sinemanın,ipek yastıklar gibi başın arkasına yığılan yumuşak karanlığına borçluyum .

Paylaş: